Denize Sıfır Yoksulluk

Yaz geldi! Gelmez olaydı. Kimileri için Bodrum marinaları kimileri için evin balkonu bile fazla lüks. Turizmciler diyor ki: “Bu yaz çok hareketli geçecek!” Evet, özellikle asgari ücretlinin mide asitleri çok hareketli.
Kimisi beach club’a giriş parası 3.000 TL bırakırken, birileri de 3000 TL ile köyüne gidemiyor. Ama sakin olun, ekonomik tatil önerileri var: → “Kamp yapın!” Al o çadırı da @&₺#%!!!!
Artık yazları herkes mağdur: Biri gidemeyecek, diğeri dönünce evini satacak.”
Bu yaz tatili hikayesi bir kitle travmasıdır.
→ Gidemeyen: “Denizi rüyamda gördüm, uyanınca su faturasını yatırdım.”
→ Giden: “Çok güzeldi… ama artık evim yok.”
Lüks beach’te 0.75 litre suya 490 TL veren arkadaş da mağdur. Ama diyor ki bütün kış eşek gibi çalıştım benim de hakkım değil mi? Hakkın güzel kardeşim! Ama kazıklanmak da hakkın değil işte! Onunki “zenginlik travması”… Çünkü dönüşte onu bekleyen tek şey:Ekstre! Ve o ekstrem bir acı. Ayrıca derin pişmanlık!
Tatile gitmeyenler de boş durmuyor tabii, sürekli story izleyip kendini daha da kötü hissediyor. Dijital plajda bronzlaşmaya çalışan ruhlar ülkesi!
Sonuç?
Bu yaz herkes yanıyor.
Kimisi güneşten, kimisi utançtan.
Kimisi yan gelip yatıyor, kimisi yanan kartına limit arıyor.
Yani “tatil” dediğin artık bir sağlık sorunu. Bakanlık da Suriye’ye hastane yapıyor.
Tatil için kara kara düşüneceğin şu berbat noktaya dek kaç kez umursamadan tatil yaptın? O şezlonga uzanırken bir gün o şezlongun da sana uzanacağını hiç düşündün mü?Keyfinin bir yerlerde bıçak gibi kesileceğini, o denize herkesin giremeyeceğini biliyor muydun? Hiç aklına gelmedi değil mi? Plajları kim işletiyordu o zaman merak ediyor muydun? Yoksa sadece menüye mi baktın? Şimdi sen yanarken birileri gölgede fiyat belirliyor. Sen de hayalini kurduğun tatilden vazgeçmiş daha ucuz yollusunun planını yapıyorsun.