Hashtag’le Direnenler Cemiyeti

Hashtag’le Direnenler Cemiyeti
Photo by Jan Baborák on Unsplash

Her Şey Çok Güzel Olacak(mış). Olur Tabii, Tövbe Estağfurullah! Sebze fiyatları dolarla yarışırken güzel günleri bekleyen insanlar, demokrasi için de ambulans çağırdılar. Ambulans geldi — ama sadece sireniyle katkı sundu. O da ilk birkaç sefer. Sonra kulaklar alıştı. Gürültüye bağışıklık geliştirdik.Her şey çok güzel olacak.

Tamam şimdi gözümüze bir iki kahraman kestirelim: Gazeteci olur, sanatçı olur, şarkıcı olur, oyuncu olur. Alkışlayalım, çiçekler, kalpler, story repostlarıyla taçlandıralım.

Ama afedersin, başına bir şey gelirse de hazırız:

#KesinlikleGazetecidir #HepYanındayız #ÇokÜzgünüz

Vicdanlar ağzına kadar hashtag dolu! Rahatlatıcı ama etkisiz.

Her şey çok güzel olacak. İyi de, nerede? Evrenin neresinde bu “güzel”? Nasıl ulaşacağız? Ekranı biraz daha mı parmaklayalım? Yoksa ekranı direkt yalayalım mı? Her şeyin bu kadar nasıl çirkinleştiğini anlayamıyoruz da, güzel olacağından nasıl bu kadar eminiz?  Herkes her şey çok güzel olsun istiyor.Ama mümkünse pek de bir şey yapmadan. Yani gezegenler yer değiştirsin, Gerekirse havuç kış meyvesi ilan edilsin — Ama kimse düşüncesini değiştirmesin, Davranışını hiç sorgulamasın. Yeter ki birisi gelsin ve her şeyi güzel yapsın.

Ulan…

Her şey çok güzel olacak! Buyurun “Pozitif Enerji”nin kalesine! Ama dikkat: Piyasaya “pozitif” adı altında tonlarca sahte enerji sürüldü. Aslında miskinlik. Her birinin içi yoga stüdyosu gibi: Sıcak, loş ve eylemsizlikle dolu. Herkes dizlerine battaniye örtmüş, Güzel günleri bekliyor. Toplu halde yaşlılığa, romatizmaya sürükleniyoruz. Peki bunun cezası yok mu?

Bir sosyoloji müzikali oynanıyor. Ama kimse “her şeyin” nerede olduğunu bilmiyor. Ne zaman “güzel” olacağı ise tam bir muamma. Kimin yapacağı? Evrenin sırrı. Ama herkes herkesin arkasında! Her şey çok güzel olacak! Arkandayız! Ol! Her şeyin arkasındayız!

Bak valla sabrımız taşarsa çok fena olur. Neler yapacağımızı sen bile hayal edemezsin. Ki zaten biz de edemiyoruz.Çünkü hâlâ hiçbir şey yapmadık. “Biz ne yapabiliriz ki?” ferahlığı var üstümüzde.

Rica ederiz: Kendi kendine güzel ol.

Read more

Tanrı Tarihi #23 Tanrı’ya mı İnsana mı Boyun Eğmeli?

Tanrı Tarihi #23 Tanrı’ya mı İnsana mı Boyun Eğmeli?

Tektanrıcılığın Ontolojik Derinliği ve İslam’ın Kurumsal Sapmaları Üzerine Karen Armstrong’un Dinin Kısa Tarihi adlı eserinin “Tanrı’nın İradesine Boyun Eğmek” başlıklı bölümü, özellikle İslam’ın teslimiyet temelli yapısını anlamak için güçlü bir başlangıç noktası sunar. Ona göre “Müslüman” olmak, kelime anlamıyla Tanrı’ya teslim olandır. Bu teslimiyet, yalnızca

By Daphne Emiroğlu
Ella Fitzgerald: Notalara Dokunan Kadın

Ella Fitzgerald: Notalara Dokunan Kadın

İnsan kendi dertlerine, beceriksizliklerine, korkularına uydurduğu bahanelere bakınca bazen utanıyor. Minik dertleri göğüsleyemeyen, küçük sorunları çözemeyen, mutsuzluklarına ve problemlerine çözüm bulamayan insanlarla, bir çoğu için dünyanın sonu denecek yerlerden yıldız gibi parlayan insanlar çıkıyor. Hepsi aynı gezegende yaşıyor. Aynı havayı soluyor. Ella Fitzgerald'dan bahsedeyim biraz. Geceleri onun sesiyle

By Daphne Emiroğlu
Satıh hâlâ müdafaaya muhtaçtır.

Satıh hâlâ müdafaaya muhtaçtır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Sakarya Meydan Muharebesi sırasında söylediği “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh bütün vatandır” sözü, yalnızca bir savaş stratejisinin özeti değil, bir milletin varoluşsal mücadelesini ifade eden tarihî ve felsefî bir bildiridir. Yüzeyde bu cümle, belirli bir cephe hattının savunulmasından vazgeçilip, topyekûn direniş anlayışının benimsendiğini

By Daphne Emiroğlu