Özgürlük Nereye Kadar?

Özgürlük… Ona sahip olmak için gerekli olan hak ve adalet… Kime ait olacak bunlar? Ve nereye kadar onların olacak?
Kimisi için özgürlük kocası izin verdiği kadar…
Kimisi patronunun iki dudağının arasına kadar özgür.
Kimisi haksızlıklarla elde ettiği işi kadar özgür…
Kimisi maaşı kadar özgür…
Kimisi yandaşı, alkışçısı, yardakçısı kadar özgür…
Kimisi, başkası dediği sevdikleri olmadıkça özgür…
Akademideki yerini haksız elde edenler, haksızlıkla elde ettikleri haklarına kadar özgür.
Kimisi odasının kapısına kadar özgür.
Kimisi sadece zihninde özgür…
Kimisi hazlarına dek özgür…
Herkes için adalet, kendi elindekileri kaybettirecekse adaley arar mı insan? İşte o zaman vicdanı kadar özgür…
Bugün tanıdıklar, amcaları, dayıları, yengeleri, siyasi partileri yüzünden iş sahibi, ünvan sahibi, memuriyet sahibi olanlar adalet duygusu zedelendiği için, haksızca elde ettikleri bu imtiyazlardan vazgeçerler miydi? Elbette hayır. Kendimizi kandırmayalım.
Bir sırada beklerken, tanıdık vasıtasıyla onlarca kişinin sırasını çaldığında özgür mü? Adalet savaşçısı mı yoksa hak koruyucusu mu?
Gösteriş yaparken özgür mü insan? Başkasının yaptıklarını yapmak için can atarken haklı mı?
Herkesin özgürlüğünün, herkesin adalet arzusunun sınırı var… O da kendi vicdanı kadar. Ateş düşmediği yeri de yaktığında değişir belki her şey. Yoksa çimenler ezilirken kedi videosu ile instagrama giriş yapmak vicdan işi değil… İçimizdeki hak, hukuk, adalet kocaman sözlerle gaza gelip, insanlığın işine yaramayan ama kendi minik dünyamızda dev olan engellere takılıp hemen yerlere serilebilir…
Türkiye’de bir kurtarıcı zannedilen George Orwell’i analım yine “O, en zalim kölelikten bile daha kötü olan özgürlük görüntüsüne sahip bir köledir.”
Pharell Williams’ın şarkısının süresi kadardır bazen insanın özgürlük arayışı… Sonra kendi prangalarını hatırlar. Başkasından aldığı hakların prangalarını… 2 dakika 42 saniye…