Tanrı Tarihi #4 — Tanrı Dünyayı Yaratma Görevini Kime Verdi?

Tanrı Tarihi #4 — Tanrı Dünyayı Yaratma Görevini Kime Verdi?

Hindu dininde Brahman dünyayı yaratma görevini, Brahma adı verilen bir yaratıcıya verir. Bu isimler hep karıştırılır. O da ilk erkek Manu ve ilk kadın Şatarupa’yı yaratır. İnsanlık ikisinden çoğalır ancak hiç kimse eşit olmayacaktır.

Dört kast şeklinde yaratılırlar; En üstte Brahmanlar, bunlar öğretmen ve rahipler, ikinci kast Kşatriyalar, krallar, aristokratlar ve savaşçılar; onların arkasından da Vaisyalar gelir; tacirler, tüccarlar, zanaatkarlar, en altta ise Sudralar,yani hizmetkarlar… Brahmanlar açık tenlidir. Hindu dinini getiren Aryanların da açık tenli olduğunu hatırlatırım. Kşatriyalar kızıl, Vaisyalar sarı tenli, Sudralar ise siyahtı. Tüm bu sınıfların altında pis işleri yapan, tuvaletleri temizleyen bir sınıf daha vardı. Dokunulmaz olduklarına inanılıyordu, çünkü dokunulmayacak kadar kirliydiler. Onlara dokunan kirlenirdi. Kast sistemi acımasızdı ama biliyorsunuz reenkarnasyon vardı ve Samsaranın varlığı kasta dayanmayı mümkün kılıyordu. Oldukları kastta iyi bir yaşam sürerek bir dahaki gelişlerinde yaşadıklarından daha iyi bir hayatı umut ediyorlardı.

Brahman kendisini sadece yarattığı insanlarla ifade etmiyordu. Milyonlarca tanrı yaratmıştı. Şekli olmayan Bir Tek Şey her özelliği ile başka bir tanrı kılığına bürünmüştü. Tanrı’nın sıfatları olarak da düşünülebilir. Bir çok tanrı sahnede olunca Hinduizmin çok tanrılı olduğu görülür. Politeist diyebiliriz. Ancak Brahman diğerlerini kendi tecellisi için yarattığından tektir, monoteist olarak da nitelendirilse de tek tanrıcılık belki de tam doğru ifade olmayabilir. Bir Tek Şey vardır, Yüce Gerçeklik yani tekçilik, monizm daha uygun olabilir.

Brahmannın yarattığı tanrılar arasında elbette popüler olanlar var. Mesela Yıkıcı Şiva… Fil başlı tanrı olan Ganeş ise Şive ve tanrıça Parvati’den doğmuştur. Ganeş’in başı fil başıdır. Babası bir gün onu tanımamış ve başını kesmişti, hatasını anlayınca oradan geçen ilk canlının başını ona takacağına söz verir. Tahmin edin kim geçer, evet bir fil… Ganeş böylesi bir çileye katlandığı için insanlara da zorluklarında yardım eden popüler bir tanrıdır. Ve ulaşılabilir olduğunu söylerler. Nasıl ulaşılıyor anlamadım. Zaten şu anda bu hikayeler de başkalarının gönülden iman ettiği şeyler olsa da bana çok saçma geliyor. bir baba nasıl olur da çocuğunu tanımaz da başını keser? Bir de dili dışarı çıkmış Kali var , hikayesini anlatmak içimden gelmiyor ama anlatacağım Kali Brahmanın dişil tarafını temsil eden bir çok tanrıçadan biridir. Kötülükle savaşında bir gün gözü öyle döner ki önüne gelen her şeyi katleder. Şiva ona yalvarır, ayaklarına kapanır, Kali de buna çok şaşırınca dili dışarı çıkar. Dişillik ve dil… Bazı semboller insanı düşündürüyor.

Hindu dinini Batı’dan ayıran en önemli özelliklerden biri zamana bakış açısıdır. Batı’da aman ok gibidir atarsın ilerler… Hindularda zaman dairedir. Brahman çarkı döndürür. yok olur ve tekrar gelirsin. Elbette bu zaman çarkından çıkma yolları da vardır. Kurtuluşa ermek için ise sonsuz bir hayat sürmeyi gerektirebilir ve bu insanı sersemleten bir bilgidir. Peki bu sürekli dönen çarktan kurtuluş fikrini biri bulacak mı?

Read more

Tanrı Tarihi #23 Tanrı’ya mı İnsana mı Boyun Eğmeli?

Tanrı Tarihi #23 Tanrı’ya mı İnsana mı Boyun Eğmeli?

Tektanrıcılığın Ontolojik Derinliği ve İslam’ın Kurumsal Sapmaları Üzerine Karen Armstrong’un Dinin Kısa Tarihi adlı eserinin “Tanrı’nın İradesine Boyun Eğmek” başlıklı bölümü, özellikle İslam’ın teslimiyet temelli yapısını anlamak için güçlü bir başlangıç noktası sunar. Ona göre “Müslüman” olmak, kelime anlamıyla Tanrı’ya teslim olandır. Bu teslimiyet, yalnızca

By Daphne Emiroğlu
Ella Fitzgerald: Notalara Dokunan Kadın

Ella Fitzgerald: Notalara Dokunan Kadın

İnsan kendi dertlerine, beceriksizliklerine, korkularına uydurduğu bahanelere bakınca bazen utanıyor. Minik dertleri göğüsleyemeyen, küçük sorunları çözemeyen, mutsuzluklarına ve problemlerine çözüm bulamayan insanlarla, bir çoğu için dünyanın sonu denecek yerlerden yıldız gibi parlayan insanlar çıkıyor. Hepsi aynı gezegende yaşıyor. Aynı havayı soluyor. Ella Fitzgerald'dan bahsedeyim biraz. Geceleri onun sesiyle

By Daphne Emiroğlu
Satıh hâlâ müdafaaya muhtaçtır.

Satıh hâlâ müdafaaya muhtaçtır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Sakarya Meydan Muharebesi sırasında söylediği “Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır; o satıh bütün vatandır” sözü, yalnızca bir savaş stratejisinin özeti değil, bir milletin varoluşsal mücadelesini ifade eden tarihî ve felsefî bir bildiridir. Yüzeyde bu cümle, belirli bir cephe hattının savunulmasından vazgeçilip, topyekûn direniş anlayışının benimsendiğini

By Daphne Emiroğlu