Yüksek Topukla Manifesto Yazılır mı?

Kadın kadının yurdudur.
Kim bilir, belki de elma kurdudur. Hatta biraz dikkatli bakarsan o kurdun bir WhatsApp grubu bile vardır: “Kadınlara Karşı Kadınlar Konseyi.”
Seçmece feministlikle dişilik mezbahası arasında kalan depoda buluşalım. Sonra kimin daha çok kadına benzer göründüğüne karar veririz. Belki de kimin daha çok “erkek gibi kadın” olduğuna. O da artık günün ruhuna göre değişiyor çünkü.
Bazı kadın yüreklerinde hemcins kontenjanı dolmuştur, “Dolu kardeşim, başka arkadaş alamam” yazısını görebilirsin. Diğer reenkarnasyonda şansınızı deneyebilirsiniz, belki o zaman “bizim kız” olursunuz.
Ya da direkt doğar doğmaz erkeğin bir uzantısı gibi yetiştirilirsiniz; algoritma da sizi baştan influencer yapar, yırtarsınız.
Hmmm… bazı dişiler eril sosuyla mı yıkanmış?
Muhtemelen. Epey marine olmuşlar. Süre biraz uzun tutulmuş, belli ki içlerine işlemiş. Dışı kadın, içi “reis.”
Sanki bazı memeler truva atı gibi duruyor. Yani güzellik değil, içeriden çıkan fikir bombardımanı bekleniyor.
Yoksa seninkiler silikon mu? Tamam problem değil; sadece onların gözünde senin memen silikon ise, beynin de USB girişi sanılıyor. Her an virüs atabilirler.
Eğer başka meziyetlerin varsa, rica ederim, apartman boşluğuna at istemiyoruz. Çünkü burada kadın olmak esastır, ama çok da olmamak kaydıyla.
Abartma. Çok kadına kaçarsan “feminizm alerjisi” baş gösterir.
Sen ya onların “bizim kız”ı olacaksın – makyajı abartma ama çirkin de olma, – ya da “o kadın”sın. Hani o işte… kendini beğenmiş olan.
Orta yol yok.
Ya kek pişirip hikâye at, ya da feminist olup linçlen. Üçüncü bir seçenek yok. Çünkü kadın olmak serbest ama kadınca olmak tehlikeli. Memelerimizi cebimize mi koyacağız?
Eril dünyanın dişi samimiyetsizliğiyle makyaj yap ama fazla derinleşme. Bak bir felsefe kitabı okudun diye seni hemen “entel dantel aykırı” ilan ederler. Danteli eteklerinde kullan, hanım hanımcık görünür.
Kendi kendine kadın olamazsın.
“Ben kadınım çünkü ben öyle hissediyorum.”
Oha! Ne cüret!
Kendi kendini ilan edemezsin, onay alman gerekir.
İçeriden. En az 3 kadının “evet, bu da bizdendir” onayı olmadan sen, kadın sayılmazsın.
Yani ya onlardansın ya düşmansın. Yoksa sana dost gibi görünür, düşman gibi düzeltirler.
Hem de kaşın gözün yer değiştirene kadar “kadın kadına eleştiri” adı altında.
Kendi zincirini kıskanıp başkasının anahtarlarına çemkiren zehirli bir kibir bulursun. Yani özgüvenin varsa, onu başkalarının özgüvensizliğini tehdit ettiği için karantinaya alırlar.
Algoritma izin verdiği sürece kadın kadına destek olursun.
Unutma: Destekler görünsün diye yapılır; yoksa boşa gider.
#KızKardeşlik
#WomenSupportingWomen
Ama sen bir yorum yaz “çok güzelsin canım” diye, sonra ekranı kapatırken “ay ne çirkin olmuş ama yaa” de. İşte gerçek kız dayanışması!
Sorarlar:
“Hani sen feministtin, neden yüksek topuk giyiyorsun?”
Cevap ver:
“Hayırdır? Manifestoyu mu giyecektim?”
Bazılarının içindeki gizli pipi padişah olmuş, story atarken bile taht kurmuş.
Her fotoğrafında “kadın kadına” pozu veriyor ama içten içe rekabeti Game of Thrones gibi yaşıyor. Birbirini giyotine götüren kadınlar çağındayız. Ama bunu en zarif filtreyle yapıyorlar: Valencia.
Bazılarının içinde gelişmemiş bir erkekle savaş var. Onunla gece kavga edip sabah başka bir kadına kusuyorlar. Cephaneliği sana boşaltırlar çünkü sen ne yaptığını bilmiyorsun, “farklısın.”
Kadın kadına aynaysa, kırıldığında uğursuzluk getirir mi?
Belki de evet. Çünkü sen aynayı kırdığında seni suçlarlar, kırıldığını değil.
Ve belki de o yüzden, “kızkardeşlik” sadece bir hashtag. Çünkü gerçek kızkardeşlik, story’e müzik ekleyip “bff” yazmakla başlar, arkandan konuşmakla biter.
Kadın kadının yurdudur, derler…
Ama bazen o yurtta kaloriferler yanmaz, su akmaz, çatıda biri oturmuş seni gözetliyordur.
Ve bazen o yurt, seni kendi hemcinsinle yalnız bırakacak kadar karanlıktır.
Ve lütfen:
Bu içerik bazı hemcinslerinizi rahatsız edebilir.
Ediyorsa isabet olmuş olabilir.
Çünkü bazılarına gerçek kadınlık, ancak başka bir kadını eksilterek geliyor.
Ve eğer o rahatsızlık çırpınıyorsa içinde…
Belki de o sen değilsin, senin içinde başka biri konuşuyordur.