Gerçeğin Bedeli: Türkiye'de Muhalif ve Sahte Muhalif Gazeteciliğin Anatomisi

Gerçeğin Bedeli: Türkiye'de Muhalif ve Sahte Muhalif Gazeteciliğin Anatomisi

Gazetecilik, yalnızca haber vermek değildir. Gerçek gazetecilik, güce karşı hakikatin peşinde koşmak; tarafsızlık değil adaletli bir pozisyon alabilmektir. Dolayısıyla bugün sıkça duyduğumuz “tarafsızım” çığlıkları gazeteciliğin kurtarıcısı olmuyor. Türkiye’de bu uğurda can verenler oldu, mesleğini yitirip sürgüne gidenler oldu. Ama aynı zamanda, muhalif gibi görünen, ama aslında iktidar stratejilerinin bir parçası haline gelenler de çoğaldı.

 “Gazetecilik, iktidarın istemediği şeyleri yazmaktır. Geri kalan her şey halkla ilişkilerdir.” — George Orwell. Halkın tüm karmaşa ile ilişkisini kurmak, belki algılarını yönetmek, balki berbat duygular içinde bırakmak, belki de duyması gerekenleri eksik söylemektir. 

Türkiye’den: Kalemiyle Bedel Ödeyenler
 Uğur Mumcu
 Silah kaçakçılığı, tarikat-siyaset ilişkileri, PKK ve MİT arasındaki bağlantılar… Hiçbir kutsalın dokunulmaz olmadığını gösterdi. 1993’te arabasına konulan bombayla öldürüldü. Bugün hala gerçeğin peşinde koşmanın cesaret ve onurla bezenmiş anıtıdır. 
“Türkiye’de devlet-toplum ilişkisinde medya, eleştiriyi değil, kutsallaştırmayı yeniden üretmeye meyillidir.” — Taha Parla

Hrant Dink
 Ermeni kimliğiyle barışı savundu. Milliyetçi medya linci ve devletin “koruma tedbirini” almaması sonucunda 2007’de sokakta vuruldu.
“Medyada kimlikler, çoğu zaman ulusal kimlik menfaatlerine göre temsil edilir.” — Yasemin İnceoğlu

Abdi İpekçi
 Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeniydi. 1979’da derin devletin silahlarıyla Mehmet Ali Ağca tarafından öldürüldü.
“Gazeteciliğin kurumsal özerkliği, devletin iç yapılarıyla çatıştığında kolayca erir.” — Ayşe Çavdar

Ahmet Şık
 İlk dönem AKP-Cemaat ortaklığını ortaya seren gazetecilerden biri. İmamın Ordusu kitabı basılmadan yasaklandı. Defalarca gözaltına alındı. Bugün hâlâ sistem eleştirisi yapmaktadır.
“Gazeteci, güçlerin hepsine mesafe koyabildiğinde özgürdür.” — Ergin Yıldızoğlu

Ayşe Hür, Nuray Mert, Ece Temelkuran
 Sistematik işsizleştirme, televizyon yasağı ve linç ile karşılaştılar. Kadın olmaları linç dozunu artırdı. Feminist, anti-militarist ve halkçı bakışlarıyla, sistemle uzlaşmadılar.
 “Kadın gazeteciler, kimlikleri nedeniyle de hedef alınır.” — UNESCO, Gender and Media Freedom

Dünyadan Gerçek Muhalifler
Anna Politkovskaya (Rusya)

 Çeçenistan’daki insan hakları ihlallerini yazdı. 2006’da Moskova’da apartman girişinde vuruldu.

Daphne Caruana Galizia (Malta)
 Panama Belgeleri’ni ifşa etti. 2017'de arabasına yerleştirilen bombayla öldürüldü.

Jamal Khashoggi (Suudi Arabistan)
 Washington Post yazarıydı. Suudi Arabistan rejimini eleştirdiği için İstanbul’da konsoloslukta öldürüldü.

Glenn Greenwald (ABD/Brezilya)
 NSA belgelerini yayınladı. Amerikan derin devletinin küresel gözetimini ifşa etti. Sürgünde yaşamak zorunda kaldı.
 

“Otoriter iktidarlar, sınır ötesi baskı teknikleriyle gerçeğin dolaşımını da kriminalize etmektedir.” — Natalie Fenton

Gerçek muhaliflik bir pozisyon değil, sürekliliktir. Sahte muhalif gazeteciler ise bunu bir dönemlik pazarlama stratejisine dönüştürdü. 2010 sonrası bu dönüşümler ayyuka çıktı.

 “Eleştirinin dozunu belirleyen iktidardır.” — Serge Halimi

Bugünün en tehlikeli söylemi şudur:
 “Ben hem iktidara hem muhalefete mesafeliyim.”
 Bu söylem, gücün doğasını görmezden gelir. Oysa güç, tek taraflı çalışır.
 

“Eşit mesafe, gerçeğe eşit yakınlık değildir.” 
Chomsky & Herman

Sahte muhaliflerin bu retoriği, analiz gibi görünen analizsizliğe, bağımsızlık gibi görünen taraflılığa dönüşür.

“Yönsüz eleştiri, halkın bilişsel doyumunu sağlar ama politik yönsüzlük üretir.” — Nancy Fraser

YouTube ve alternatif medya platformları, sansürü delme umuduydu, hala da öyle. Başka bir bakış açısı, başka bir çözüm, gerçek bilgi için gezegendeki tüm insanların doluştuğu büyük bir festival alanı gibi. Ancak zamanla burada da yeni sahte muhalifler türedi. Fon kaynakları açıklanmıyor. “Her gün yeni gündem” kovalayanlar, derinlikten kaçıyor.
 Algoritma uğruna içerikler kolay tüketime göre biçimleniyor.

 “Yeni medya, algoritmik gözetim altında şekillenir.” Shoshana Zuboff

Duygusal anlatı ile dramatik aktivizm birleşiyor. “Halk röportajı” ile muhalif olunmaz. O röportajı sistem analizine bağlamayan, sadece viral içerik üretir. Artık dijital dünya bize neler yapıp ettiğimize dair istediğimiz her veriyi veriyor. Üsteik insanın limbik sistemi, zihni ve iletişim modelleri değişmedi. O yüzden birini sobelemek artık çok zor değil. 

 “Duygusal içerik, gerçek analizin yerini alır.” Evgeny Morozov

 Gerçek muhaliflerin güç karşısındaki pozisyonu tutarlı, eleştiri biçimi veri temellidir. Genellikle yüksek bedeller öderler… Uzun süren cezaevi, sürgün ya da en kötüsü hayatı… Yayın ilişkileri şeffaftır. Arşivle çelişmez. Sahte Muhalifler ise onların tam tersi. Bulanık bir su, değişken pozisyon, duygu ve spekülasyon dolu içerikler, genelde gerçek muhalifler gibi yüksek bedeller ödediklerini göremeyiz. İşlerine gelmzese arşivle çelişir ya da arşivin kapağını açmazlar.

 “Gerçek değil, gerçek hissi önemlidir.” — Jean Baudrillard

Sahte muhalefet, yalnızca gazetecilik değil, demokrasinin de çöküşüdür. Çünkü:
 Gerçekle kurduğumuz bağı koparır. Eleştiriyi sulandırır.
 Mücadele edenlerin saygınlığını düşürür.
 

“Eleştirinin ticarileştirilmesi, kolektif hafızaya zarar verir.” Pierre Rosanvallon

Bugün insanlar “kim gerçek muhalif” diye soruyor çünkü sahte olanlar çok sesli, gerçek olanlar susturulmuş durumda. Ne sesini, ne yazısını ne de yüzünü görürsünüz. Çabası halen devam ediyor olabilse bu medya ormanında ona ulaşmamanız için gerekli her şey yapılmaktadır. 


 “Kimin susturulduğuna bakın, gerçeği orada bulursunuz.” Judith Butler

İz bırakana değil, izine bakılmalı.
 Duygu değil, bağlam sorgulanmalı.
 Arşive dönülmeli.
 

“Gazetecilik geçmişle tutarlılıkla ilerler.” — Seyla Benhabib

Gerçek muhalif gazetecilik, otoriterleşen her yapıya karşı pozisyon alır. Bedeli vardır. Canla, işle, itibarla ödenir. Sahte muhaliflik ise popülerdir. Platformlara çıkar, tıklanır, alkışlanır. Ama hiçbir şeyi değiştirmez.
 Güçle kavga etmeden muhalif olunmaz. Risk almayanın eleştirisi, en iyi ihtimalle estetik bir sitemdir. Sitem ne işe yarar? Babaannenizin kızım daha sık ara, aramaıdn, gelmedin sitemine nasıl cevap veriyorsanız işte tam o işe yarar.

“İktidarla uzlaşmayan gazeteci yalnız kalır. Ama yalnız kalmayan, artık gazeteci değildir.” — Ryszard Kapuściński

Kaynakça
Orwell, George (akt. Pilger, John). Tell Me No Lies: Investigative Journalism and its Triumphs. Vintage, 2004.
 Parla, Taha. Türkiye’de Devlet ve İdeoloji. İletişim Yayınları, 1990.
 İnceoğlu, Yasemin. “Medyada Nefret Söylemi ve Azınlık Temsili.” Galatasaray Üniversitesi İletişim Dergisi, 2007.
Çavdar, Ayşe. Derin Devletin Sırları: Medya, Siyaset, Bürokrasi. Metis Yayınları, 2010.
 UNESCO. Gender and Media Freedom. 2018.
 Fenton, Natalie. Digital, Political, Radical. Polity Press, 2016.
 Halimi, Serge. “Yeni Medya Oyunları.” Le Monde Diplomatique Türkiye, 2013.
 Herman, Edward S. & Chomsky, Noam. Manufacturing Consent. Pantheon Books, 1988.
 Fraser, Nancy. Democracy and the Public Sphere. Polity Press, 2007.
 Zuboff, Shoshana. The Age of Surveillance Capitalism. PublicAffairs, 2019.
 Morozov, Evgeny. The Net Delusion. PublicAffairs, 2011.
 Baudrillard, Jean. Simulacra and Simulation. University of Michigan Press, 1981.
 Rosanvallon, Pierre. Demokrasi ve Bellek. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2012.
 Butler, Judith. Giving an Account of Oneself. Fordham University Press, 2005.
 Benhabib, Seyla. Democracy and Difference. Princeton University Press, 1996.
 Kapuściński, Ryszard. The Other. Verso Books, 2008.

Read more

Suçun Zinciri: Stalin ve İktidarın Suça Bulaştırma Mekanizması

Suçun Zinciri: Stalin ve İktidarın Suça Bulaştırma Mekanizması

Suça bulaştırma, iktidar sahiplerinin çevrelerini kendilerine bağımlı kılmak için kullandıkları en etkili stratejilerden biridir. Bu mekanizma yalnızca bireyleri değil, bütün bir toplumsal yapıyı iktidara bağlayan gizli bir sözleşme işlevi görür. İktidar, çevresine sunduğu haksız ayrıcalıklarla, küçük çıkarlarla ve zorunlu imzalarla insanları suça ortak eder, ardından bu ortaklığı bir koz olarak

By Daphne Emiroğlu
Tanrı Tarihi #30 - Quakerların Doğuşu ve Mirası

Tanrı Tarihi #30 - Quakerların Doğuşu ve Mirası

Onyedinci yüzyıl İngiltere’sinin siyasal, dini ve toplumsal çalkantıları arasında ortaya çıkan Quaker hareketi ya da kendi tercih ettikleri isimle “Dostlar Cemaati”, Avrupa’nın din tarihinde alışılmadık bir sayfa açtı. George Fox’un genç yaşta yaşadığı dinsel arayışlardan doğan bu hareket, Hıristiyanlığın kurumsallaşmış yapılarına, unvanlara, merasimlere, hiyerarşik otoriteye ve kilise

By Daphne Emiroğlu
Tanrı Tarihi #29 - Canavarın Kellesi: Din, Entrika ve Ortaçağ Mizahı

Tanrı Tarihi #29 - Canavarın Kellesi: Din, Entrika ve Ortaçağ Mizahı

Ortaçağ Avrupa’sında kraliçe olmanın bedeli, bugünün magazin dünyasında Instagram fenomeni olmanın bin kat üstüydü; çünkü “unfollow” yoktu, doğrudan kafanı gövdenden ayırıyorlardı. İskoçya Kraliçesi Mary Stuart’ın hikâyesi de bunun en kanlı, en absürt ve en kara mizah malzemesi bol örneklerinden biri. Mary, 1542’de doğar doğmaz babasını kaybetti, yani

By Daphne Emiroğlu